Anadolu’nun farklı yerlerinde kurulan Anadolu beyliklerinin yöneticileri hâkimiyet alanlarında refahı artırmak ve belki de kendilerinden bahsettirerek birbirlerine karşı psikolojik üstünlük elde etmek için yoğun şekli ile ilim adamlarını himaye etmişlerdi. Himaye ile yetinmeyen Beylik yöneticileri, farklı memleketlerde bulunan ilim erbabını ülkelerine davet etmişler ve bu davete icabet eden âlimler önemli iltifatlara mazhar olmuşlardır. Bu durum Anadolu’da ilmi faaliyetlerinin gelişimine önemli ölçüde katkı sağladığı gibi, farklı alanlarda birçok eserin vücuda gelmesini de sağlamıştır. Bu dönem içerisinde tıp alanında birçok eser yazılmış ve bu eserler, genellikle eseri yazan âlimin himaye gördüğü Anadolu Beyliklerinin yöneticilerine ithaf olunmuştur. Bu ve buna benzer tıp bilimi ve çalışmaları ile ilgili faaliyetler Osmanlı devletinin erken dönemlerinde de artarak devam etmiştir. Ancak bu iki dönemde yapılan çalışmalar, daha önceki Büyük Selçuklu dönemi çalışmaları ve daha sonraki Osmanlı devletinin azamet dönemindeki çalışmaları ile mukayese edildiğinde tababet adına çok büyük yenilikler getirmediğine şahit olmaktayız. İşte bu özelliklerinden dolayı da bu döneme "Ortaçağ Türk-İslam Dünyasının Durgunluk Çağı" başlığını kullandık.
The rulers of the Anatolian Principalities, established in different parts of Anatolia, to increase welfare and perhaps to gain psychological superiority towards each other by making talk about themselves, they intensely patronized the scholars. The rulers of the Principalities who were not satisfied with patronage, invited the scholars from different countries to their realm and the scholars that responded to that invitation had received crucial compliments. This situation contributing significantly to the development of scientific activities in Anatolia as well as it had also enabled many studies to be formed in various fields. During that period numerous works in the field of medicine were written down were generally dedicated to the master of the Anatolian Principalities that patronaged the author of that work. Activities, about medical science that were similar to this study, continued to grow at the early stages of the Ottoman Empire. But when we compare the studies of those two periods with the periods of the Great Seljuk and the magnificant era of the Ottoman, we are witnessing that they do not bring great innovation for the name of doctoring. That was because of these characteristics, we have used the title “The Stagnation Age of the Medieval Turk – Islam World”.