XII. ve XIII. Yüzyıllar, İslam ve Türk-İslam dünyasının çok kritik ve ve sonuçları bakımından ço tehlikeli bir dönemini teşkil etmektedir. Zira bu yüzyıllarda Haçlı Seferleri ve Moğol saldırıları bir kasırga misali bütün acımasızlığıyla harekete geçmiş ve onarımı yüzyıllarca mümkün olmayan ekonomik ve sosyal yaralar açmıştır. İşte bu kritik dönemde Memlüklü ve İlhanlı devletleri siyasî haytiyyetini sürdürmeye çalışmışlardır. Bu dönemde hayatın her alanında olduğu gibi bilim ve kültür alanı da çok zor şartlarda icra edilmiş ve daha önceki olgunluk dönemlerindeki büyük gelişmeleri yakalayamamıştır. Bu durgunluk veya belirsizlikten elbette tıp ve tababet alanı da nasibini almış ve büyük oranda daha önce İslam dünyasında bu alanda kaydedilen gelişmelerle yetinilmiştir. Bütün bu olumsuz şartlara rağmen bu dönemde Memlükler zamanında faaliyet gösteren ve el-Meliku'l-Mansur Kalavun tarafından tesis edilen el-Mansurî hastanesiyle İlhanlılarda büyük çığır açan ve İlhanlı veziri Reşidüddin tarafından kurulan Rab'î-Reşidî komplexindeki hastaneyi unutmamak gerekir. Bu araştırmada her iki dönemdeki tıp bilim ve çalışmaları yanında anılan iki hastanenin işlerliği hakkında geniş bilgi verilmeye çalışılacaktır.
XIIth and XIIIth centuries represent very critical and dangerous period of Islamic and the Turkish-Islamic world. Because, the Crusades and the Mongol attacks had stormed like a hurricane and caused the irreparable economic and social damages. At that time Mamluks and Ilkhanids tried to maintain their political lives. The science and cultural activities performed in very difficult conditions as in every part of life and could not catch up with the great developments in the previous maturity periods. So that the medicine and medical sciences get their shares by this stagnation or uncertainty and also satisfied to a large extent with the previous achievements of Islamic world. In spite of all these negative conditions, it is important to remember that the al-Mansûrî Hospital was established by al-Malik al-Mansûr Qalawun and a hospital in a complex called Rab‘î Rashîdî was founded by Ilkhanid vizier Rashîd al-Dîn. In this study, it is aimed to give extensive information about the functioning of the two hospitals in addition to medical science and studies in both periods.