Gıyaseddin II. Keyhüsrev’in teamüllere aykırı olarak gönül verdiği Gürcü Hatun’dan olan oğlu Alaaddin’i doğar doğmaz veliaht olarak tayin etmesine rağmen Alaaddin, müstakil olarak hiçbir zaman tahta çıkamamış, daima kardeşleri II. Keykavus ve IV. Kılıçarslan’ın iktidarının gölgesinde kalmıştır. Celaleddin Karatay’ın girişimleri sonucu üç kardeşin birlikte tahta çıkartılması ile Alaaddin II. Keykubad müşterek saltanatın en küçük ortağı olmuş ve sultan olarak hutbe, para ve kitabelerde adı geçmişse de bir hükümdar gibi hareket edememiştir. Esasen Selçuklu Tarihine yön verecek bir sultan olmaktan çok uzakta olan Alaaddin II. Keykubad, bazı kaynaklar tarafından sultan olarak dahi zikredilmemiştir. Moğolları memnun edici bir siyaset takip ettiği anlaşılan ve devlet adamları tarafından babasının vasiyeti doğrultusunda tahrik edilen Alaaddin II. Keykubad için Moğolistan seyahati, tahtı tek başına ele geçirebilmesi adına bir fırsat yaratmışsa da amacına ulaşamadan genç yaşta öldürülmüştür.
Although Kaykhusraw II appointed Alaeddin, who was born by Georgian woman whom Kaykhusraw set his heart on against precedents, as a crown prince upon his birth, Alaeddin never ascended the throne autonomously and constantly stayed under the shadow of his brothers, Kaykaus II and Kilij Arslan IV's authority. As a result of Celaleddin Karatay's attempts, with three brothers ascending the throne together, Kayqubad II became the youngest associate of the collective reign and although his name was mentioned in khutbah, money and inscriptions as a sultan, he did not act as a monarch. Actually, Kayqubad II who was far from directing the history of Seljuq Dynasty as a sultan, he was not even mentioned as a sultan by some sources. For Kayqubad II, who seemed to ensue a policy pleasing Mongols and was provoked by statesmen on his father's will, Mongolia expedition created an opportunity to take the throne alone, but he was murdered at a young age without achieving his goal.