ARŞİV BELGELERİNE GÖRE ATATÜRK DÖNEMİ TÜRK-JAPON İLİŞKİLERİ (1923-1938)

Author:

Year-Number: 2017-Volume 9
Yayımlanma Tarihi: null
Language : null
Konu : Türk-dış politikası, Atatürk dönemi, Türk-Japon ilişkileri
Number of pages: 535-556
Mendeley EndNote Alıntı Yap

Abstract

Birinci Dünya Savaşında İngiltere ile müttefik olan Japonya, Uzak Doğuda Çin'de ve Pasifik Okyanusu’nda bulunan Alman sömürge bölgelerini devralarak kendi hâkimiyet sahasını genişletmeyi başarmışsa da, Orta Doğu ve Akdeniz'de İngiliz donanmasına yardım ve destek veren küçük bir donanmayı göndermenin dışında pek faaliyet göstermemiştir. Lozan Antlaşması görüşmelerine, Baron Hayashi liderliğinde müttefikler tarafında katılan Japon heyeti Lozan’da fazla belirgin bir rol oynamamıştır. Lord Curzon'a yardımcı olacak, ifadelerde bulunmuştur. Örneğin, İsmet Paşa’nın kapitülasyonların kaldırılmasında ısrar etmesine Baron Hayashi karşı çıkmıştır. Hayashi, Japon tarihinden, örnek vererek, Meiji yönetiminin kendi antlaşmalarını ancak yirmi yılda değiştirebildiğini, Türklerin de kendi hukuki gelişmeleri tamamlayana kadar sabır göstermeleri gerektiğini ifade etmiştir. İsmet Paşa ise, Osmanlı döneminin hukuki ıslahatlarının yarım asırdır devam ettiğini ve hukuk ıslahatı konusunda, yapılan gerçek işlerin, söylenen sözlerden çok daha önemli olduğunu vurgulayarak, Baron Hayashi'nin görüşüne kısa ve kesin bir cevap vermiştir. Ancak 1923 yılında Lozan antlaşmasının imzalanmasıyla, Japonya ve Türkiye arasında, ikili ilişkilerin kurulması sağlanmıştır. Böylece, Japonya ve Türkiye'nin eşitlik ilkesine sadık, resmi diplomatik ve ticari ilişkilerinin temelleri Türkiye Cumhuriyeti'nin 1923 yılında kurulmasıyla başlamıştır. Japonya, 29 Ekim 1923 tarihinde ilan edilen Türkiye Cumhuriyeti'ni 6 Ağustos 1924 tarihinde tanımıştır. Ardından Japonya'nın Türkiye Büyükelçiliği Mart 1925 tarihinde İstanbul'da açılmıştır. 1925’de Tokyo'da Japon-Türk Dostluk Derneği kurulmuştur ve Fuat Togay maslahatgüzar olarak Tokyo'ya atanmıştır. Türkiye’de temsilciliğini Konsolosluk düzeyinde kurmuştur. Daha sonra, 1936 yılında Hüsrev Gerede büyükelçi olarak Tokyo’ya atanmıştır. Bu dönemde, Türk-Japon ilişkilerini en çok ilgilendiren konu, Türkiye ve Japonya arasında ticaretin geliştirilmesi ve dostane ilişkilerin sürdürülmesi olmuştur. Bunun sonucunda 1926 yılında İzumu Zırhlısı ile Türkiye’ye gelen Amiral Yamamoto ve heyeti Ankara’da Mustafa Kemal Atatürk’ü ziyaret etmiştir. Yine 1931 yılında Prens Takamatsu Türkiye'yi ziyaret etmiş ve Atatürk ile görüşmüştür. Böylece yakın ve dostane ilişkiler gelişme göstermiştir. Türkiye-Japonya Ticaret antlaşması 1934 yılında imzalanmıştır. Ancak 1933 yılında, Japon milliyetçilerinin daveti üzerine Şam'da sürgünde yaşayan Şehzade Abdülkerim Efendi'nin Tokyo ziyareti ve Japonya'da bir yıl kalması, Türkiye ile Japonya arasında sıkıntıya sebep olmuştur. Japon Dışişlerinin konuyla ilgili raporuna göre, Türkiye Büyükelçiliği yetkilileri, böyle bir tutumun, Türkiye Cumhuriyeti'ne düşmanca bir tavır olacağından, sürgün Şehzade'nin Japonya'dan bir an evvel gitmesinin doğru olacağını ifade etmişlerdir. Bununla birlikte Türk Tatar muhacirlerinden, Ayaz İshaki, Abdürreşid İbrahim, Muhammed Abdulhakhay Kurban Ali gibi siyasi kişilikler, 1920'li ve 1930'lu yıllarda Japonya'ya gelmiştir ve bazı faaliyetlerde bulunmuşlardır. Mesela, 1927 yılında Kurban Ali Tokyo'da Tokyo İslam Matbaası’nı kurmuştur ve bir dergi çıkarmıştır. 1934 yılında Ayaz İshaki, Kobe İslam Topluluğu Kongresi’ne katılmıştır ve aynı zamanda Ayaz İshaki Mançurya'da İdil- Ural Cemiyeti’ni kurmuştur. 1938 yılında da Tokyo Cami açılmıştır. Tokyo Camii imamı olarak da Abdürreşid İbrahim görev yapmıştır. 1936 yılında ise Japonya, Türkiye’nin Boğazlardaki hâkimiyeti için önemli olan Montrö Konferansı'na katılmış ve Montrö Boğazlar Sözleşmesi’ni imzalayan ülkelerden biri olmuştur. Netice olarak, I. Dünya Savaşı’ndan farklı taraflarda olarak çıkan Türkiye ve Japonya, Lozan Antlaşması’nın imzalanması ile birlikte ikili ilişkilerini geliştirmiştir. Her iki tarafta bu konuda gayret göstermiştir.

Keywords

Abstract

Japan, which was allied with Great Britain in the First World War in the Far East China and in the Pacific Ocean, taking over their territory, their dominion was able to expand German colonial territory, the British navy in the Mediterranean, the Middle East and providing help and support did not show much activity except to send a small fleet of. The Treaty of Lausanne negotiations, under the leadership of Baron Hayashi, joined the side of the Allies, the Japanese Delegation did not play a more prominent role in Lausanne.Lord Curzon will help in a statement, were found. For example, Ismet Pasha to insist on the removal of the capitulations has opposed the Baron Hayashi. Hayashi, by giving examples from Japanese history, the Meiji administration at their own Treaty, however, can change in twenty years, has stated that the Turks must show patience until you have completed their own legal developments. Ismet Pasha of the Ottoman period some of the legal reforms and law reform has continued for half a century on the subject of real jobs, as well as the spoken word is much more important than stressing that the opinion of Baron Hayashi has given a short and precise answer. However, with the signing of the Treaty of Lausanne in 1923, provided for the establishment of bilateral relations between Japan and Turkey. Thus, the principle of the equality of Japan and Turkey are loyal to the fundamentals of official diplomatic and commercial relations began with the establishment in 1923 of the Turkish Republic. Japan, which was declared on 29 October 1923 the Republic of Turkey recognized on August 6, 1924. Then on March 1925, the Embassy of Japan to Turkey was opened in Istanbul. In 1925, in Tokyo, the Japanese-Turkish friendship Association was founded, has been appointed to Tokyo as Fuat Togay d'affaires. Consular representative of Turkey in established at the level of. Later, in 1936, has been assigned to Tokyo as ambassador Hüsrev Gerede. In this period, Turkish-Japanese relations, the subject that most interests between Turkey and Japan has been maintaining friendly relations and the development of trade. As a result of this coming to Turkey in 1926 Izumu Battleship, Admiral Yamamoto and his delegation visited Mustafa Kemal Atatürk in Ankara. Again in 1931, Prince Takamatsu visited Turkey and met with Ataturk. So close and friendly relations developed. Turkey-Japan trade agreement was signed in 1934. However, in 1933, the Japanese nationalists who lives in exile in Damascus upon the invitation of Prince Abdulkerim, and a visit to Tokyo, Japan for over a year and remain between Turkey and Japan has been causing trouble. According to the report on the subject of Japanese Foreign Affairs, Republic of Turkey Turkish Embassy officials will be hostile to such an attitude, since Princes in exile from Japan stated a moment ago that it would be right to go. However, the Turkish-Tatar refugees, Ayaz İshaki, Abdurresid Ibrahim, Ali Muhammad Abdulhayhak Kurban Ali like political personalities, has come to Japan in 1920s and 1930s, and some activities were found in. For example, in 1927, Kurban Ali has established the Islamic Press Tokyo in Tokyo and has a magazine. In 1934 Ali İshaki, joined the Kobe Islamic Community Congress and also Ali İshaki founded the League of Idil-Ural in Manchuria. The Tokyo mosque was opened in 1938. As the Tokyo Mosque Imam Abdurresid Ibrahim has served. In 1936 Japan, Turkey participated in the conference in Montreux, which is important for dominance in the Straits and has been one of the countries that signed the Montreux Straits Conven tion. As a result, emerges on the other side of the First World War, Turkey and Japan, bilateral relations with the signing of the Treaty of Lausanne has developed. Both sides have made efforts in this regard.

Keywords