Simgesel şiddet, Bourdieu’nun söylemi ile “kurbanları tarafından bile algılanamayan” ve ikili ilişkilerden devlet yönetimine kadar kendisine geniş bir yelpazede rastlanan diğerlerinden farklı bir şiddet biçimidir. Onu farklı kılan en karakteristik özelliği belki de algılanamaz oluşurdur. Bu algılanamazlık özelliği, şiddetin etkisini, doğası gereği, artırmaktadır. Araştırma, Bourdieu’nun sosyal teorisinde pek anlaşılamamış olan evrenselleştirme ve doğallaştırma süreçlerine vurgu yaparak simgesel şiddetin bir biçimi olarak kabul ettiğimiz ortak fayda ilkesini ifşa etmek ve olası çözüm önerileri sunmayı amaçlamaktadır. Zira simgesel şiddet üzerine yapılan çalışmalar kişiler arası münasebet, cinsiyet eşitsizlikleri ve çok azı olmak kaydıyla medya ekseninde yoğunlaşmaktadır. Ne var ki simgesel şiddetin gücü dilin kullanımı ile ilgili olarak siyasi alanda oldukça etkili olabilmekte ancak doğası gereği varlığını gizlemektedir. Bourdieu’nun devlet ve siyaset sosyolojisine ilişkin görüşlerinden yararlanmak suretiyle daha önceki çalışamalardan farklı bir bakış açısı sunmayı hedefleyen bu makale, devletin ortak yarar amacı taşıyan edimlerinin ve ürettiği söylemlerin aslında birer “simgesel iktidara meşruiyet kazandırma” ve “yeniden üretme amacı taşıyan simgesel şiddet örneği oluşturdukları” savı üzerine eğilmektedir. Nitekim devlet, şimdiye dek ve hatta günümüzde dahi, büyük ölçüde tarafsız; aşkın bir kurum olarak görülmektedir. Bu anlamda sayıları pek fazla olmayan birkaç istisnai görüş dışında, devletin genel yararı önceleyen bir kurum olduğu hususunda mutabakat bulunmaktadır. Bu nedenle bahsi geçen savın en önemli kısmı olduğunu düşündüğümüz evrenselleştirme ve doğallaştırma sürecinin işleyişi ve dinamiklerinin bilinmesi, sürece müdahale etme fırsatı sunmaktadır. Bunun için doküman incelemesi yöntemi kullanılmıştır. Bir çözüm önerisi olarak müfredatta bulunan bazı derslerin içeriklerinin yeniden düzenlenilmesi düşünülmüştür.
Symbolic violence, in Bourdieu's words, is a form of violence that “even its victims cannot perceive” and differs from other forms of violence encountered across a wide spectrum, from interpersonal relationships to state governance. Perhaps its most characteristic feature, which sets it apart, is its imperceptibility. This imperceptibility inherently amplifies the impact of violence. This study aims to reveal the principle of common benefit, which we consider a form of symbolic violence, by emphasizing the processes of universalization and naturalization, which are not insufficiently addressed in Bourdieu's social theory, and to offer possible solutions. This is because studies on symbolic violence have focused on interpersonal relations, gender inequalities, and, to a lesser extent, the media. However, the power of symbolic violence can be quite effective in the political arena in terms of language use, but by its very nature, it conceals its existence. Drawing on Bourdieu's views on state and political sociology, this article aims to offer a different perspective from previous studies. It focuses on the argument that the state's actions and discourses, which purport to serve the common good, actually constitute examples of symbolic violence aimed at legitimizing and reproducing symbolic power. Indeed, the state has been viewed, to a large extent, as a neutral and transcendent institution, even to this day. In this sense, with the exception of a few a few exceptions, there is consensus that the state is an institution that prioritizes the common good. Therefore, understanding the functioning and dynamics of the process of universalization and naturalization, which we consider to be the most important part of the aforementioned argument, provides an opportunity to intervene in the process. For this purpose, document analysis method was used. As a proposed solution, It is suggested that the content of certain courses in the curriculum be reorganized.