Birinci Dünya Savaşı sırasında İngiltere ve Fransa arasında 1916 yılında akd edilen Sykes Picot Antlaşmasına göre Irak, Fransız nufuz bölgesi içinde kalmıştı. Fakat bu anlaşma daha sonra İngilizler tarafından özellikle petrol bölgelerinin daha net belirlenmesinden sonra başarısız bir anlaşma olarak değerlendirildi. Savaştan sonra Ortadoğu’nun kaderini belirleyen 1920 San Remo Konferansı’nda İngilizler bu durumu telafi etti. Basra, Bağdat ve Musul bölgelerinden oluşan Irak üzerinde, mandaterlik hakkını ele geçiren İngilizler zengin petrol bölgelerine egemen oldular. Fakat Irak halkı İngilizlerin kendi ülkelerindeki mandaterliğine karşı çıktı ve 1920 isyanı ile mandeterliğe karşı tepkilerini ortaya koydular. Bu durum İngilizleri bölgede çok zor bir duruma düşürdü. İngilizler 1921 Kahire Konferansında bu konuyu ele aldılar ve katı manda uygulamasından vazgeçtiler. Böylece İngilizler Irak’ta daha yumuşak bir yönetim anlayışı geliştirerek Mandaterlik fikrini Iraklıların zihninden silmek istediler. Bunun için Irak’ta yerel ve nüfuzlu unsurların söz sahibi olduğu daha ılımlı bir yönetim anlayışını benimsediler. Bu yönetim anlayışı petrol şehri olan ve çoğunluğunu Türkmenlerin oluşturduğu Kerkük için de kısmen uygulandı. Fakat Lozan Konferansı sonunda Türkiye ile İngiltere arasında ortaya çıkan Musul meselesi nedeniyle İngilizler, Kerkük ve Türkmenlere karşı tutumlarını değiştirdi. İşte biz bu makalede Lozan Konferansı öncesi ve sonrasında Musul Meselesi çerçevesinde İngilizlerin Kerkük’te Türkmenlere yönelik faaliyetlerini anlatmaya çalışacağız.
According to the Treaty of Sykes Picot which was concluded between England and France in 1916 Iraq during the First World War remained under the French influence. However this agreement was subsequently regarded by the British as an unsuccessful deal especially after the oil regions were more clearly identified. At the 1920 San Remo Conference which determined the fate of the Middle East after the war the British compensated this situation. The British having gained the right to mandate on Iraq which consists of Basra, Baghdad and Mosul regions dominated the rich oil regions. However the Iraqi people opposed to the mandate of the British in their own countries and they reacted to the mandate with the 1920 rebellion. This situation put the British into a very difficult situation in the region. The British dealt with this issue at the 1921 Cairo Conference and abandoned the practice of rigid mandate. So the British wanted to remove the idea of mandate from the minds of the Iraqis by developing a softer sense of government in Iraq. Therefore they adopted a more moderate approach to management in Iraq, where local and influential elements have a say. This understanding of management was partly applied to Kirkuk which is a city of oil and a majority of which was composed of Turkmen. But at the end of the Lausanne Conference, the British changed their attitudes towards Kirkuk and Turkmen due to the Mosul issue that emerged between Turkey and Britain. In this article we will try to explain the activities of the British towards the Turkmen in Kirkuk before and after the Lausanne Conference within the framework of Mosul Question.