Siraf şehri, Ön Asya'daki en eski şehirlerden bir tanesidir. Şehrin hangi dönemde kurulduğu bilinmese bile antik İran hükümdarları dönemlerinde kurulduğu zannedilmektedir. Bu liman kentinin İran Körfezindeki varlığı, özellikle İranlıların Persis adını verdikleri Fars bölgesinin Arap Yarımadası, Doğu Afrika kıyıları ve Uzakdoğu ülkeleri ile deniz yolu irtibatını sağlayan önemli bir şehirdi. İran toprakları üzerinde uluslararası kıymete haiz ticari ürünlerin dünya pazarlarına taşınma merkezi Siraf şehriydi. Bu şehir İslam fetihlerinden sonra da sahip olduğu ticari önemini devam ettirmiştir. Emevilerin fazla ehemmiyet göstermediği bu liman, asıl önemine Abbasiler döneminde kavuşmuş ve sonraki dönemlerde yaşamış olduğu şiddetli depremler ve Abbasi, Karmati çatışmaları dolayısıyla ticari önemini yitirmeye başlamıştır. Kays Adası'nın ticari açıdan canlanması sonucu tüccarların yönlerini buraya kaydırması ile Siraf şehri terk edilmeye başlanmış ve küçük bir kasabaya dönüşmüştür.
Siraf is one of the most ancient cities in Front Asia. Even that the foundation of the city isn't known, it is supposed that it was founded in era of the ancient Iranian rulers. This port city was an important city for naval transportation among Arab Peninsula, called Persis by Iranian, East African Coast and Far East Countries. Siraf was a commercial city which was the centre of transportation of valuable trade goods to world markets. This city continued its importance after conquests of Islam. The harbor to which the Umayyads didn't give much importance, gained its real importance during the Abbasids, and in the next period it began to lose its commercial importance due to severe earthquakes and conflict between the Abbasid and Karmate. As a result of the revival of commercial aspects of Kays, the traders shifted their ways to here and the city Siraf began to be leaved and turned into a small town.